Hayatta Oynadığımız Psikolojik Oyunlar
İnsan yaşam döngüsünde hangi psikolojik oyunları oynar? Dr. Eric Berne “Hayat Denen Oyun” adlı eserinde bu konuyu açıklamak istemiştir. İnsanın çocukluktan ömrünün sonuna kadar oynadığı oyunları örneklerle fark ettirmeye çalışmıştır. Evet günlük ilişkilerimizden tutunda en hayati konulardaki davranışlarımız bir psikolojik oyundur.
Bu oyunlar hayatımızı yönetmektedir. Anne ve babamızla, arkadaşlarımızla, meslek hayatımızla, evliliğimizle ilgili ilişkilerde ve hayatımızın diğer alanlarında etkili olmaktadır.
Oynadığımız psikolojik oyunları fark etmek davranışlarımıza yeni bir bakış açısı ve anlam kazandıracaktır.
Hayatınızda siz hangi oyunları oynuyorsunuz veya size hangi oyunlar oynandı fark etmeye başlayalım mı?
- Senin Yüzünden… (Sen Olmasaydın)
Günlük hayatta insanların en sık oynadığı oyunlardan bir tanesidir. Korkuları ile yüzleşmek istemeyen insanlar, kendilerini rahatlatmak için suçu başkasına atarlar. Başarısızlıklarının nedenlerini dışarıda ararlar.
Örneğin, bir ev hanımı arkadaşlarıyla konuşurken şöyle dedi. “Erken yaşta evlendim ve eşim akademik kariyerime devam etmeme izin vermedi. Çocuklardan da fırsatım olmadı zaten. Erken yaşta evlenmeseydim, şimdi üniversitede öğretim görevlisiydim.”
Bu örnekteki kişi kendi korkuları nedeniyle akademik kariyerini ketlediğini ve ailesini suçladığını terapi sürecinde fark etmiştir.
Günlük hayatta bu tür söylemlere sıkça rastlarız. İnsanlar kendi korkularını itiraf etmektense başkalarına suçu atmayı tercih ederler ve senin yüzünden oyununu her tür ilişkilerinde oynarlar.
- Evet Ama…
Eric Berne’ye göre “evet ama oyunu” insanların günlük hayatta en sık oynadığı oyundur.
İnsanların bu oyunu oynamalarının en önemli sebebi kendi zayıflıklarını ve yetersizliklerini örtmektir. Bu oyunu oynayan insanlar yetersizliklerine ve zayıflıklarına bahaneler uydurarak kendilerini rahatlatırlar. Senin yüzünden oyununun başka bir türüdür.
Bu oyunu oynayan insanların günlük hayattaki ifadeleri genel olarak “ama” sözcüğü ile başlar.
Örneğin;
‘Bu projeyi yapabiliriz. Güzel bir proje ama insanlara anlatamayız. ’
‘………ama buna zaman ayıramam.’
‘………ama çok fazla işim var.’
‘………. ama annem izin vermez.’
‘……………ama patron kızar.’
Bu ve benzeri söylemlerin bize verdiği gizli mesaj kişinin kendi yetersizliğine mantığa uygun bahaneler bulması ve sorumluluktan kaçmasıdır. Bu oyunu oynayan kişiler tüm alternatif çözüm yollarını düşündükleri halde sorumluluktan kaçmayı tercih ederler. Bu da bu oyunun zekice oynandığının bir kanıtıdır.
Bu oyunu oynadığının bilincinde olan kişiler bahane üretmeyi bırakıp, neyi nasıl yapacağını düşünmeye başladıklarında çözümler üretmeye ve hayatlarını değiştirmeye başlarlar.
- Köşeye sıkıştırma
Bu oyunda kişi kendi ihtiyaçlarını karşılamak veya ilgi görmek için kendini kurban rolüne büründürüp, karşısındakini köşeye sıkıştırmaya çalışır. Çocukken ağlayarak istediklerini yaptıran veya istediğini yaptıramadığı zamanda senin yüzünden üzüldüm diyerek, her iki durumda da kurban rolüne bürünen insanların yetişkinlikte oynadığı bir oyundur.
Evlilik yıldönümü yemeği öncesi kıyafetinin gece için uygun olmadığını bahane eden kadının bir tartışma başlatması ve sonrasında da ben bu kıyafetlerle dışarıya çıkamam deyip, erkeğe istediğini yaptırması bu oyuna örnektir. Eğer erkek yaparsa oyun başarıya ulaşır, ama yapmazsa daha çok başarıya ulaşır. Çünkü kadın kurban rolüne girmiş ve istediği ilgiyi görmüş oluyor.
Bu oyunu sadece kadınlar oynamaz, erkeklerde oynar.
Bu oyunu devam ettiren kişilerin kurban rolünden elde ettiği çıkarlar vardır. Bu çıkarların başında da sorumluluktan kaçmak, etrafındaki insanları manipüle etmek ve onlara istediğini yaptırmak, kurban rolünde olmaktan hoşlanmak ve haz almaktır.
Kurban rolünü oynamanın sebebi ise bu kişilerin çocukluğunda anne ve babalarından aldıkları yanlış bir mesaj olabilir: “ Bu kişiler anne ve babasından, onların sevgisini ancak kendilerini bastırdıklarında ve kendilerini ortaya çıkarmadıklarında hak ettiğine dair yanlış bir mesaj almışlardır.” Bu yüzdende anne ve babasının veya onların yerine koyduğu kişilerin sevgisini kaybetmemek için kendi potansiyellerini gizledikleri bir hayat yaşarlar.
- Gördün Mü Ne Yaptırdın Bana…
Bu oyunu en sık oynayanlar sorumluluk almaktan kaçan kişilerdir. Bu kişiler sorumluluk almadıkları ve sorumluluk almayı başkalarına bıraktığı için başına gelenlerden başkasını sorumlu tutarlar. Çünkü bu kişiler kendilerini yetersiz görürler. Hayatıyla ilgili önemli kararları başkalarına bırakan bu kişiler, onların aldığı kararların sonucunu beğenmediklerinde de onları suçlu ilan ederler ve bak gördün mü bana neler yaptırdın derler.
Üniversite tercihlerinde hangi bölümü okumak istediğine karar verememiş bir öğrenci, tercihi aile üyelerine ve yakınlarına bırakmıştır. Onların kendisi için tercih ettiği bölümü beğenmeyip üniversite eğitimini yarıda bırakması ve üniversite okuyamamasının nedeni olarak ailesini suçlamıştır. Bu öğrenci hayatının sonraki yıllarında da beni bu hale siz getirdiniz, bana bunları siz yaptırdınız demektedir. Aslında kendini hayatının sorumluluğunu almakta yetersiz görmekte ve bundan dolayı kendi hayatının sorumluluğunu aile üyelerine bırakmakta, ancak sonucu beğenmeyince sinirlenmekte ve kendisine yansıtamadığı öfkeyi aile üyelerine yansıtmakta, onları suçlamaktadır.
- Çok Denedim Olmadı…
İnsanlar değişime inanmadığı ya da yapmak istemedikleri davranışlara yönelik eleştirilerden kurtulmak için sırf eller alışverişte görsün düşüncesiyle bir şey yaptığında bu oyunu oynamış olur.
Bu oyunu oynayanlar dışardan bakıldığında yapıyormuş, deniyormuş izlenimi verirler ama aslında kendilerini bilinç dışında sabote ederler. Aslında bilinç dışında başarısız olmak için ellerinden geleni yaparlar. Bu oyunu oynamalarındaki amaç vicdanen kendini rahatlatmak ve eleştirilerden kaçmaktır.
Örneğin şartları çok iyi bir şirketin ceo’su pozisyonu için iş teklifi aldınız. Kendinizi bu pozisyon için bilinç dışında yetersiz hissettiğinizden dolayı iş görüşmesine geç gidiyorsunuz veya görüşme esnasında gerçek performansınızı göstermemek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Kısaca eller alışverişte görsün, görüşmeye gitmedi demesinler, çenelerini kapatsınlar der gibi bir iş görüşmesi yapıyorsunuz. Sözü “denedim ama olmadı” ya getiriyorsunuz.
- Tekmele Beni…
Bu oyunun ismi size garip gelebilir, ne biçim oyun diyebilirsiniz. İnsan neden kendisinin tekmelenmesini ister ki diyebilirsiniz? İşte bu sorunun cevabı bilinç dışı olarak, bilinçaltında sahip olduğu bir inancı gerçekleştirmek olabilir. Bir şekilde insanları kızdıracak davranışlar sergileyip, sonrasında ise ben ne yaptım da böyle oldu anlamadım diyen insanların oyunudur.
Bu oyunun genellikle eşler arasında ya da flört dönemi romantik ilişkilerde oynandığı görülür. Şöyle ki; çiftlerden bir tanesi diğerine bilinç düzeyinde sürekli olarak terk etme beni mesajı vermesine rağmen bilinç dışı öyle davranışlarda bulunur, öyle şeyler söyler ki diğer çifti kendisini terk edecek noktaya getirir. Sonrasında eşi onu terk ettiğinde neden böyle oldu hiç anlamadım. Ben elimden geleni yaptım. Hep böyle oluyor der.
Bilinç düzeyinde eşinin terk etmesini istemese de bilinç dışı davranışlarıyla kendisini tekmeletmiştir.
Pekâlâ Neden Bu Oyunları Oynuyoruz?
Hepimiz varlığımızı onaylayan mesajlara, ilişkilere ihtiyaç duyarız ve bundan dolayı da bu oyunları oynarız. Amaç psikolojik sağlığın korunması ve varlığımızın onaylanmasıdır.
Oynadığımız oyunları fark edersek kendimiz için daha gerçekçi ve özgün yaşamlar oluşturabiliriz. Zafiyetlerimizi giderebiliriz.
Oyunsuz ve özgün yaşamlara yelken açabiliriz.